12 Temmuz 2014 Cumartesi

Rauf DENKTAŞ


Hayatını Kıbrıs davasına adamış olan Denktaş, 29 Ocak 1924'te, KKTC’nin kurulması sonrası Rum tarafında kalacak olan Baf'ta doğdu. İlkokulu İstanbul ve Kıbrıs'ta okudu. 1944'te İngiltere'ye giderek hukuk eğitimi gördü. 1947'te Ada'ya döndü, avukatlığa başladı.

1948'de zamanın Kıbrıs Valisi Lord Winster tarafından oluşturulan Anayasa Konseyi'nde üye olarak çalıştı. 1949'da savcı oldu. Bu sırada, 1952'de, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios ve Yunanlı gerilla harbi uzmanı Albay Grivas, EOKA adlı bir örgüt kurdular. Bu örgütle Kıbrıs Türklerine karşı yoğun bir sindirme harekatına başladılar. Denktaş, 1958'e kadar savcılık görevini sürdürdü. Ancak,  EOKA’nın adadaki Türklere karşı yürüttüğü düşmanca faaliyetlerin artması üzerine, halkı için mücadeleye karar verdi ve savcılık görevinden istifa etti. Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu'nun başkanlığına seçildi.

Denktaş, EOKA karşısında Türk toplumunu siyasi, iktisadi, sosyal alanlarda örgütledi ve 1958’de arkadaşları ile “Türk Mukavemet Teşkilatı”nı (TMT) kurdu. 1960'da '’Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı'' ile '’İcra Komitesi Başkanlığı”na seçildi. 1960–63 yılları arasında Türk Mukavemet Teşkilatı adına, Kıbrıs Türkü’nün mücadelesini savunan NACAK gazetelerini çıkardı.

1959'a kadar İngiliz egemenliğinde kalan Kıbrıs, bu tarihte imzalanan Zürih ve Londra anlaşmalarıyla “Kıbrıs Cumhuriyeti” oldu. Denktaş'ın, Zürih Anlaşması'na Kıbrıs Türklerinin hak ve statüsünü belirleyen maddelerin girmesinde, Türkiye'nin garantisinin Kıbrıs Türk Alayı ile perçinlenmesinde etkin rolü oldu. Bu iki anlaşmaya göre Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı Rum, Cumhurbaşkanı yardımcısı Türk, bakanların da 7'si Rum, 3'ü Türk olacaktı. Fakat, Makarios’un asıl amacı Kıbrıs’tan Türkleri çıkarıp Yunanistan’la birleşmek olduğu için Türklere verilen hakları yok saymaya başladı. 1963’te verdiği anayasa değişiklik önerileri, Türk tarafının devlet mekanizmasında anlamlı ve etkin bir rol oynamasına olanak tanıyan hakları ortadan kaldırmayı amaçlamaktaydı.

Kıbrıs'ta dinamiti patlatan kıvılcım, 4 Aralık 1963'te Lefkoşe'deki EOKA eylemcisi Markos Dragos'un heykeline konulan bomba oldu. EOKA bombayı Türklerin koyduğunu ileri sürdü. Ardından iki Türk öldürüldü. Ve artık ok yaydan çıkmıştı... 24-25 Aralık'ta Ada'daki Türk alayı doktorlarından Binbaşı Nihat İlhan'ın evi basıldı. Eşi Mürvet ve üç oğlu, saklandıkları banyo küvetinde alçakça katledildi. Ertesi gün Türk jetleri, Kıbrıs semalarındaydı.

Denktaş, 1964 Ocak ayında Londra'da düzenlenen ''Beşli Konferans”a katıldı ve Kıbrıs Türklerinin davasını savundu. 1964'te, Türk toplumu adına Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne seslendi. Bu tarihten sonra, Makarios yönetimi onu “istenmeyen adam” ilan etti, Ada'ya döndüğü takdirde tutuklanması kararını çıkardı.

Bir süre Türkiye'de kaldıktan sonra, 1964'te gizlice Erenköy'e çıktı. Erenköy çatışmalarına katıldı. 1967'de yeniden gizlice adaya girerken Rumlar tarafından yakalandı, tutuklandı. Girişimler sonucu Türkiye'ye iade edildi. 1968'de Ada'ya dönerek “Cemaat Meclisi Başkanı” ve “Türk Yönetimi Başkan Yardımcısı” olarak göreve başladı. Haziran 1968'den itibaren Türk toplumu adına Rumlarla ikili görüşmeleri aralıklı olarak altı yıl sürdürdü.

16 Şubat 1973'te Kıbrıs Türk Toplumu tarafından yeniden başkan seçildi. “Kıbrıs Cumhurbaşkan Muavini” ve “Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı” olarak göreve başladı. 5 Temmuz 1974'te hükümet darbesi yapıldı. Albay Sampson'un başında olduğu darbenin ardından Türklere karşı büyük bir etnik harekata girişildi. Rauf Denktaş, Bayrak Radyosu aracılığı ile Türkiye'den yardım istedi. T.C. Başbakanı Bülent Ecevit, 20 Temmuz 1974'te “Barış Harekatı”nın başladığını duyurdu. Denktaş, 1974 Türk Barış Harekatı sonunda, Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin ilan edilmesinden sonra “Devlet ve Meclis Başkanı” görevlerini üstlendi.

1975'te Rum Devlet Başkanı Kleridis'le yaptığı anlaşma ile 11 yıl Rum zulmünde yaşayan 65 Bin Türk'ün Kuzey'e ve Kuzey'deki Rumlar'ın da Güney'e nakillerini sağladı.

1976'da yapılan ilk genel seçimlerde “Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanlığı”na seçildi. Ulusal Birlik Partisi'ni kurdu ve anayasa gereği genel başkanlıktan istifa etti. 1981'de ikinci kez 'Devlet Başkanlığı'na seçildi.

15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ve yeni cumhuriyetin “Kurucu Meclisi”ni kurdu. BM Güvenlik Konseyi'nde tüm siyasi baskı ve saldırılara göğüs gererek halkının haklarını savundu.

1990, 1995 ve 2000 yıllarındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini tekrar kazanarak 2005 yılına kadar görevine devam etti. 2005 yılında emekli oldu.

Rauf Denktaş, çok yönlü bir kişiliğe sahipti. Devlet adamı kimliğinin yanında, yazarlık ve fotoğrafçılık ile de uğraştı. Bugüne dek yayınlanmış 50 kitabı vardır. Amerika, İngiltere, Avusturalya,  İtalya,  Türk Cumhuriyetleri,  Polonya,  Fransa,  Avusturya ve Türkiye’de fotoğraf sergileri açtı, sayısız konferanslar verdi ve çeşitli ödüller ile fahri doktora ve profesörlük payeleri aldı. 1974 Barış Harekatı'nda Türk köylerinden birinde yaşanan trajik olayları konu aldığı “İşgal Altında” isimli senaryosu TRT tarafından KKTC'de filme çekildi.

Ömrünü Kıbrıs davasına adamış olan KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, İngiltere savcısı olarak Kıbrıs'ta çok rahat bir yaşam sürebilir, Türkiye'de veya İngiltere'de lüks içinde yaşayabilirdi. Ama O, her şeyi elinin tersiyle itti, halkı için kâh yeraltında kâh yerüstünde her an ölümle burun buruna zorlu bir mücadeleyi tercih etti.

Denktaş, Kıbrıs Türkü'nün kurtuluşunda kendine Atatürk'ü örnek almış büyük bir liderdi. Yaşamını Kıbrıs Türkü'nün davasına adadı ve son nefesine kadar bu davadan bir an olsun vazgeçmedi. Yoğun bakımdayken bile son sözleri ömrünü adadığı bağımsızlık mücadelesiyle ilgili oldu. Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'a “Söyle kendilerine, burası bağımsız bir cumhuriyettir.” diyerek “Hristofyas!” diye bağırdı. Denktaş’taki o mücadele azmi olmasaydı, Kıbrıs Türk’ü bugünlere ulaşamazdı.

Türk Milleti, onun yaptığı kahramanlıkları unutmayacak ve ona daima minnettar olacaktır.
Ruhu şad olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder