Hayatını Kıbrıs davasına adamış olan
Denktaş, 29 Ocak 1924'te, KKTC’nin kurulması sonrası Rum tarafında kalacak olan
Baf'ta doğdu. İlkokulu İstanbul ve Kıbrıs'ta okudu. 1944'te İngiltere'ye
giderek hukuk eğitimi gördü. 1947'te Ada'ya döndü, avukatlığa başladı.
1948'de zamanın Kıbrıs Valisi Lord
Winster tarafından oluşturulan Anayasa Konseyi'nde üye olarak çalıştı. 1949'da
savcı oldu. Bu sırada, 1952'de, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı
Başpiskopos Makarios ve Yunanlı gerilla harbi uzmanı Albay Grivas, EOKA adlı
bir örgüt kurdular. Bu örgütle Kıbrıs Türklerine karşı yoğun bir sindirme harekatına
başladılar. Denktaş, 1958'e kadar savcılık görevini sürdürdü. Ancak, EOKA’nın adadaki Türklere karşı yürüttüğü
düşmanca faaliyetlerin artması üzerine, halkı için mücadeleye karar verdi ve
savcılık görevinden istifa etti. Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu'nun
başkanlığına seçildi.
Denktaş, EOKA karşısında Türk
toplumunu siyasi, iktisadi, sosyal alanlarda örgütledi ve 1958’de arkadaşları
ile “Türk Mukavemet Teşkilatı”nı (TMT) kurdu. 1960'da '’Türk Cemaat Meclisi
Başkanlığı'' ile '’İcra Komitesi Başkanlığı”na seçildi. 1960–63 yılları
arasında Türk Mukavemet Teşkilatı adına, Kıbrıs Türkü’nün mücadelesini savunan
NACAK gazetelerini çıkardı.
1959'a kadar İngiliz egemenliğinde
kalan Kıbrıs, bu tarihte imzalanan Zürih ve Londra anlaşmalarıyla “Kıbrıs
Cumhuriyeti” oldu. Denktaş'ın, Zürih Anlaşması'na Kıbrıs Türklerinin hak ve
statüsünü belirleyen maddelerin girmesinde, Türkiye'nin garantisinin Kıbrıs
Türk Alayı ile perçinlenmesinde etkin rolü oldu. Bu iki anlaşmaya göre Kıbrıs
Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı Rum, Cumhurbaşkanı yardımcısı Türk, bakanların da
7'si Rum, 3'ü Türk olacaktı. Fakat, Makarios’un asıl amacı Kıbrıs’tan Türkleri
çıkarıp Yunanistan’la birleşmek olduğu için Türklere verilen hakları yok
saymaya başladı. 1963’te verdiği anayasa değişiklik önerileri, Türk tarafının
devlet mekanizmasında anlamlı ve etkin bir rol oynamasına olanak tanıyan
hakları ortadan kaldırmayı amaçlamaktaydı.
Kıbrıs'ta dinamiti patlatan kıvılcım,
4 Aralık 1963'te Lefkoşe'deki EOKA eylemcisi Markos Dragos'un heykeline konulan
bomba oldu. EOKA bombayı Türklerin koyduğunu ileri sürdü. Ardından iki Türk
öldürüldü. Ve artık ok yaydan çıkmıştı... 24-25 Aralık'ta Ada'daki Türk alayı
doktorlarından Binbaşı Nihat İlhan'ın evi basıldı. Eşi Mürvet ve üç oğlu,
saklandıkları banyo küvetinde alçakça katledildi. Ertesi gün Türk jetleri,
Kıbrıs semalarındaydı.
Denktaş, 1964 Ocak ayında Londra'da
düzenlenen ''Beşli Konferans”a katıldı ve Kıbrıs Türklerinin davasını savundu.
1964'te, Türk toplumu adına Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne seslendi.
Bu tarihten sonra, Makarios yönetimi onu “istenmeyen adam” ilan etti, Ada'ya
döndüğü takdirde tutuklanması kararını çıkardı.
Bir süre Türkiye'de kaldıktan sonra,
1964'te gizlice Erenköy'e çıktı. Erenköy çatışmalarına katıldı. 1967'de yeniden
gizlice adaya girerken Rumlar tarafından yakalandı, tutuklandı. Girişimler
sonucu Türkiye'ye iade edildi. 1968'de Ada'ya dönerek “Cemaat Meclisi Başkanı”
ve “Türk Yönetimi Başkan Yardımcısı” olarak göreve başladı. Haziran 1968'den
itibaren Türk toplumu adına Rumlarla ikili görüşmeleri aralıklı olarak altı yıl
sürdürdü.
16 Şubat 1973'te Kıbrıs Türk Toplumu
tarafından yeniden başkan seçildi. “Kıbrıs Cumhurbaşkan Muavini” ve “Kıbrıs
Türk Yönetimi Başkanı” olarak göreve başladı. 5 Temmuz 1974'te hükümet darbesi
yapıldı. Albay Sampson'un başında olduğu darbenin ardından Türklere karşı büyük
bir etnik harekata girişildi. Rauf Denktaş, Bayrak Radyosu aracılığı ile
Türkiye'den yardım istedi. T.C. Başbakanı Bülent Ecevit, 20 Temmuz 1974'te
“Barış Harekatı”nın başladığını duyurdu. Denktaş, 1974 Türk Barış Harekatı
sonunda, Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin ilan edilmesinden sonra “Devlet ve
Meclis Başkanı” görevlerini üstlendi.
1975'te Rum Devlet Başkanı Kleridis'le
yaptığı anlaşma ile 11 yıl Rum zulmünde yaşayan 65 Bin Türk'ün Kuzey'e ve
Kuzey'deki Rumlar'ın da Güney'e nakillerini sağladı.
1976'da yapılan ilk genel seçimlerde “Kıbrıs
Türk Federe Devleti Başkanlığı”na seçildi. Ulusal Birlik Partisi'ni kurdu ve
anayasa gereği genel başkanlıktan istifa etti. 1981'de ikinci kez 'Devlet
Başkanlığı'na seçildi.
15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti'ni ve yeni cumhuriyetin “Kurucu Meclisi”ni kurdu. BM Güvenlik
Konseyi'nde tüm siyasi baskı ve saldırılara göğüs gererek halkının haklarını
savundu.
1990, 1995 ve 2000 yıllarındaki
Cumhurbaşkanlığı seçimlerini tekrar kazanarak 2005 yılına kadar görevine devam
etti. 2005 yılında emekli oldu.
Rauf Denktaş, çok yönlü bir kişiliğe
sahipti. Devlet adamı kimliğinin yanında, yazarlık ve fotoğrafçılık ile de
uğraştı. Bugüne dek yayınlanmış 50 kitabı vardır. Amerika, İngiltere, Avusturalya,
İtalya, Türk Cumhuriyetleri, Polonya, Fransa, Avusturya ve Türkiye’de fotoğraf sergileri
açtı, sayısız konferanslar verdi ve çeşitli ödüller ile fahri doktora ve profesörlük
payeleri aldı. 1974 Barış Harekatı'nda Türk köylerinden birinde yaşanan trajik
olayları konu aldığı “İşgal Altında” isimli senaryosu TRT tarafından KKTC'de
filme çekildi.
Ömrünü Kıbrıs davasına adamış olan
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, İngiltere savcısı olarak Kıbrıs'ta çok
rahat bir yaşam sürebilir, Türkiye'de veya İngiltere'de lüks içinde
yaşayabilirdi. Ama O, her şeyi elinin tersiyle itti, halkı için kâh yeraltında
kâh yerüstünde her an ölümle burun buruna zorlu bir mücadeleyi tercih etti.
Denktaş, Kıbrıs Türkü'nün kurtuluşunda
kendine Atatürk'ü örnek almış büyük bir liderdi. Yaşamını Kıbrıs Türkü'nün
davasına adadı ve son nefesine kadar bu davadan bir an olsun vazgeçmedi. Yoğun
bakımdayken bile son sözleri ömrünü adadığı bağımsızlık mücadelesiyle ilgili
oldu. Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'a “Söyle kendilerine, burası
bağımsız bir cumhuriyettir.” diyerek “Hristofyas!” diye bağırdı. Denktaş’taki o
mücadele azmi olmasaydı, Kıbrıs Türk’ü bugünlere ulaşamazdı.
Türk Milleti, onun yaptığı
kahramanlıkları unutmayacak ve ona daima minnettar olacaktır.
Ruhu şad olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder